Mert Fırat ve İlksen Başarır’la senaryo yazım teknikleri…

New York’ta bu hafta Türk filmleri festivali vardı. (Meraklısı için: http://www.newyorkturkishfilmfestival.com/Moon and Stars Project isimli non-profit Türk kuruluşunun organize ettiği bu festival kapsamında aralarında Başka Dilde Aşk, Kosmos ve Bornova Bornova‘nın da olduğu Türk filmleri gösterildi, çeşitli workshop’lar düzenlendi. Ben de fırsatı kaçırmadım ve İlksen Başarır ve Mert Fırat‘ın ortaklaşa verdikleri senaryo yazımı konulu workshop’a katıldım. En yakın arkadaşım Sıla’yı da benle birlikte zorla sürükledim! Zorla diyorum, çünkü ne o ne de ben sinema ve senaryo yazımı ile uzaktan yakından alâkası olmayan tipleriz. Birimiz finansçı, diğerimiz mühendis… Ama ben “madem bir işe -zevk için de olsa- el attım, bari matematiğini öğreneyim…” Sıla da: “Kapalıçarşı’nın Arda’sını göreyim” (tamam tamam, sadece Sıla değil, ben de dedim bunu :P) deyince kendimizi bu extra-curricular aktivitede bulduk. Ha iyi oldu mu, hem de nasıl! Accayip keyifli iki saat geçirdik. Mert Fırat lafa Ingmar Berchman sinemasıyla başlayınca bir an tırsmıştım ama öyle çok teknik bir workshop olmadı; daha çok sohbet-muhabbet havasında geçti.

Öncelikle, merak edenlere hemen söyleyeyim: Evet, Mert Fırat hakikaten yakışıklı. (Ki ben bile bunu diyorsam adam cidden yakışıklı demektir; çünkü erkeksi tipleri sevmeyen, babyface’çi, kılsız erkeksever bir vatandaşım şurda…) Üstelik muhabbeti süper! Arada bir Cem Yılmaz’a bağlıyor, onun şaka yaparken kullandığı tonlamayla falan konuşuyor, çok eğlenceli herif yav… Yani açıkçası aktörlüğünü beğensem de çok öyle hayranı olmadığım bir insandı; workshop’tan sonra ise hastası oldum! Ehemmm… Evet, neyse, fangirl’lüğümüzü de yaptığımıza göre burnumuzdan akan kanları silip sadede gelebiliriz. İşte size, Mert Fırat ve Başka Dilde Aşk’ın yönetmeni İlksen Başarır’a göre (ki bu filmin senaryosu ikisinin ortak çalışmasıymış, bundan sonra martta vizyona girecek olan ensest konulu Atlıkarınca adlı filmin de senaryosu ikisine aitmiş) başarılı bir senaryo yazmak için yapılması gerekenler:

1. Öncelikle bir “derd”imiz olmalı. Yani nedir, engelli bir insan ve engelsiz bir insan arasındaki aşk… (Başka Dilde Aşk’ın tagline’ı: “Konuşmadan da anlaşabilir miyiz?” cümlesiydi mesela…) Ya da ensest… Bunu bir belirledik.

2. Daha sonra, karakterleri belirleyecekmişiz. Ki ben buna şaşırdım açıkçası; çünkü My Lovely Roommate’in yazımında tam da böyle yapmıştım ve doğrusunun bu olduğunu düşünmeyerek yapmıştım bunu. Önce belli bir hikâye taslağı olur, ona göre karakterler belirlenir diye düşünüyordum. Değilmiş. Karakterler, zaten hikâyenin gidişatını söylermiş sana.

Ayrıca senaryoyu, kafamızda belli bir aktöre göre yazarsak daha mı iyi olur, daha mı kötü gibisinden bir soru sordum; her iki türlü de olabilir dediler. Senaryoya eklenecek olan mimikleri aktörde hayal etmek açısından iyi olabilirmiş. Ama aktörün her zaman değişebileceğini unutmamak gerekiyor… (Banane banane, ben aktörlerimden vazgeçmem, Lee Min Ho ve Jang Geun Suk olmazsa olmaz! 😛 )

3. Film senaryolarının yazımında bazı teknik ayrıntılar olurmuş ki, ben bunları hiç bilmiyorum, örneğin ilk 15 dakikada filmin ne anlatmak istediğini seyirciye aktarması gerekirmiş. Yani 15 dakika izledin ve hâlâ filmin ne olduğu hakkında bir fikrin yok mu, geç o filmi, senaryo (teknik anlamda) başarısız demekmiş. İşte bu madde, bu tür teknik bilgileri bilmek ve uygulamakla ilgili.

Fakat bilginin azı kadar çoğu da zararlı senaryo yazımında; çünkü yaratıcılığınızı kısıtlama tehlikesi var. O yüzden teknikleri bilmeli, fakat şablonların tümüne çok da bağlı kalmamak lâzım. (Ki aslında yaratıcılık gerektiren işlerin tümünde de böyle değil midir?)

4. Diyaloglara geçmeden önce sahne sahne neler olacağının hikâyesini yazarak senaryomuzu olgunlaştırıyoruz. Sahnelerin hikâyesini oluştururken yazmak yerine teyp kullanarak konuşarak aklındakileri dökme (bilinç akışı tekniği) düşünceyi kesintiye uğratmadığı için daha faydalı olabiliyormuş, Mert Fırat’tan ufak bir tavsiyedir… Diyalogları doğal yazmanın yolu ise pek tabii ki gözlemden geçiyor: Her karakterin nasıl konuşacağını bilmek için iyi bir gözlemci olmak gerek; tabii kitaplar, filmler de bu konuda yardımcı olabiliyor insana…

5. Ve ilk taslak çıkıyor… Ama iş daha bitmedi: Son taslağa kadar defalarca, defalarca üzerinden geçip gereksiz karakterleri atmak, gereksiz sahneleri kesmek, senaryoyu ince ince işlemek gerekiyor…

İşte böyle… Karakterleri ve hikâyeyi oluştururken başka kaynaklardan faydalanmak elbette işin olmazsa olmazı (ki M.F. ve İ.B. ensest konusunda psikologlarla konuşmaktan bilimsel tezler okumaya kadar çok detaylı araştırmalar yapmışlar; bunu zaten tahmin ediyorduk…).

Sonuç olarak, içinde çok emek olan, fakat çok da keyifli bir olay senaryo yazımı… Bunu, iki hocamızın anlattıkları da doğruladı… Yalnız Türkiye’de paranız yoksa kendi senaryonuzu filme çektirmeniz pek de kolay bir iş değilmiş; yönetmenler genellikle kendi hikâyeleri ile çalışırlarmış. Bunu da söyleyeyim de hevesli arkadaşlar baştan bilerek girişsinler işe… Hadi bakalım, kolay gelsin 😉

About hikaruivy

a big fan of shoujo animes/jdramas/kdramas loves to eat, write, read and watch!
Bu yazı kişisel, sinema içinde yayınlandı ve , , , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

14 Responses to Mert Fırat ve İlksen Başarır’la senaryo yazım teknikleri…

  1. kimbapsushi dedi ki:

    çok kıskandım^^’

  2. mydestiny dedi ki:

    Söyleşiyi maddeler halinde ne güzel de özetlemişsin. Çok bilgilendiri olmuş. Gerçekten zahmetli ama eğlenceli bir işe benziyor senaryo yazmak. Yazını okurken nedense alakasız bir şekilde senaryo yazmayı denemek istedim 😛 Ayrıca ben de kıskandım^^

  3. hikaruivy dedi ki:

    @kimbap, mydestiny: Kıskanmayın şekerim, sizin yaşınız genç, daha kimlerle kimlerle workshop yaparsınız 😀 😀

    @mydestiny: Sağol tatlım yorumların için. Ayrıca bence sen de yazmalısın; hatta bu aralar Lee’den gelen ve herkese dağılan bir senaryo yazma projesi var; seni de mim’leyelim de yazmak zorunda kalasın, ahaha 😀 Böyle selam verip borçlu çıkarsın işte 😛

  4. mydestiny dedi ki:

    Sadece denemeyi düşündüm ben ama mim falan yollamayın bana kıvıramam arabeske döner valla senaryo 😀 😀

  5. Lee dedi ki:

    Valla çok kıskandım çingu. Gitmek isterdim hani 😀
    Bizle paylaştığın için çok çok teşekkürler.
    Bir çırpıda okudum.
    Karakter ve hikaye olaylarında doğru yapıyormuşum ben de. Tastiklendi artık 😀

    • hikaruivy dedi ki:

      Rica ederim Lee, umarım faydası olmuştur… Evet, cidden şanslıydım ve güzel bir fırsat denk geldi; bunu kaçırmadığım için ben de çok sevinçliyim 🙂 Darısı hepimiz için nice nice seminerlere, workshop’lara, galalara, hatta kırmızı halıdan yürüyerek, fotoğrafçılara poz vererek gireceğimiz ödül törenlerine, ehu ehu 🙂

  6. Geri bildirim: Mert Fırat ve İlksen Başarır’la senaryo yazım teknikleri… (via Hikaruivy’nin renkli dünyası :)) « Kaktus Çiçeği

  7. Sila dedi ki:

    Ana, simdi bulup okudum valla ivy, hakkaten ne zamandir bilogun varmis da haberim yokmus yauw! valla hepinize bravo, vakit buldukca okurum artik ben bu hikayeleri, ama yazmak konusunda bsi beklemeyin tabi. Ben asil yazmam gereken seyleri bile yazamiom, bogusuyom ne zamandir 🙂
    Bu arada evet efenim, Mert Firat, gercekte tv’dekinden daha da yagusuklu ve sevimli bi tipmis!

    • hikaruivy dedi ki:

      @sila: Öyle valla şekerim, sana Kore virüsünü bi türlü bulaştıramadığım için blogdan da haberin olmadı haliyle… Ama üzerindeki hain emellerim bitmedi! 😀 Sana Still Marry me’yle başlayalım, Sex & City’nin Kore versiyonu gibi biraz, sen seversin…

  8. hain_kostok dedi ki:

    tebrik ederim.kafası karışık genç senaristlere iyi bir yaklaşım sunuyor.yalnız ben hep şunu yeğlerim.önce oturur hikayeyi yazar daha sonra hikayede ön plana çıkan ana karakterileri geliştirir farklı yönlerini belirlerim.hem böylece karakterler hikayeyle dahada özdeşleşir.sonrasında sahneleme ve diyaloglar gelir falan filan..kolay yahu…

    • hikaruivy dedi ki:

      @hain_kostok: teşekkür ederim hain kostok (isim süpermiş bu arada, tarkan’dan nefret ediyorsunuz sanırım :P) umarım faydalı olmuştur… tabii herkesin farklı bir tarzı var sanırım; sizinki de gayet akılcı görünüyor: karakterlerle hikaye arasındaki bağlantıyı güçlendirmek ve çatışmaları daha kesin bir biçimde belirlemek açısından belli bir hikaye üzerinden gidip önemli karakterlere ayrıca yoğunlaşmak çok mantıklı göründü bana… bir de merak ettim, sahneye koyulmuş / çekilmiş bir eseriniz var mı?

  9. harmonyhalmeoni dedi ki:

    Aaaa süpermiş! :))

    Senaryo teknikleri öykü tekniklerinden değişikmiş ama benzer yanları da yok değil. Roman-öykü-senaryo sanırım bu üçü birbirine bağlı ancak üsluplarının değişikliği yüzünden ayrılan dallar. Verdiğin bilgiler için teşekkürler :)) Aklıma bir fikir getirdin, acep ben de öykü yazma seminerinde verdikleri bilgileri mi paylaşsam unni? 😛

    • hikaruivy dedi ki:

      aa neden olmasın? hem okuyanlara faydası olur, hem de öğrendiklerini unutmamış olursun 😉
      evet yazının her dalı birbirine benziyor aslında… üslup değişiyor, hepsi bu 😉 yorumun için teşekkürler tatlım ^^

  10. Cihan Özgür dedi ki:

    İki sevgili arasında biraz yaş farkı var ama ben Mert Fırat ve İlksen Başarır’ı yakıştırıyorum.

harmonyhalmeoni için bir cevap yazın Cevabı iptal et