Birkaç iyi adam…

Bizim ilk gençliğimizde böyle bir grup vardı, Amerikan boy band’lerin çakması Birkaç İyi Adam 🙂 Bir de Çıtır Kızlar vardı, o da kız grubu 🙂 Başlığı niye böyle attım, konuya niye böyle girdim hiç bilmiyorum. Aslında anlatacağım şeyler bugünlerde izleyip dinlediğim, ya da okuduğum “birkaç iyi şey”den ibaret.

İşe Yarar Bir Şey: Pelin Esmer’in Barış Bıçakçı ile ortak senaryo çalışması olan bu film aslında birkaç senelik ama ben yeni izledim. İzler izlemez de çarpıldım resmen. Şiir gibi bir film. Diyalogları, görüntüleri, oyunculukları ile tam anlamıyla “şiir gibi”. Zaten başrol kahramanımız Leyla (Başak Köklükaya) bir şair. İstanbul’dan İzmir’e bir tren yolculuğu esnasında genç bir hemşire kızla (Öykü Karayel) tanışıyor ve onun gerçekleştirmesi gereken bir göreve dâhil oluyor. İstanbul-İzmir arası tren yolculuğu kadar İzmir’deki öykü de heyecan verici ve çarpıcıydı. Ah, sonu biraz daha uzasın, hemen bitmesin istedim ama o zaman da film sıkıcı olma tehlikesi ile karşı karşıya kalabilirdi. Şu haliyle tam “tadı damakta kalmalık” olmuş. Mutlaka izleyiniz efendim.

Bağlar: Domenico Starnone’nin romanı, Aile Bağları üzerine oldukça çarpıcı bir roman. Artık yaşlanmış, 70’lerindeki bir çiftin tatil dönüşü evlerine hırsız girmiş biçimde bulmaları ardından gelişen olayları anlatıyor. Aslında üç bölümden oluşuyor; ilk bölüm, ailenin annesinin ağzından yazılmış mektuplar, ikinci bölüm ailenin babasının anlatımı, üçüncü bölümse ailenin kızının ağzından yazılmış. Her üçü de aileyi neredeyse parçalamış, sonradan bir araya gelseler de izi asla silinmemiş bir olayı ve bunun günümüze etkilerini kendi açılarından anlatıyorlar. Okurken her karaktere hem hak veriyor, hem sinir oluyorsunuz 🙂 Çok güçlü ve çarpıcı bir roman, hararetle tavsiye ediyorum.

L’Impératrice: Bu Fransız grubu Frankofon arkadaşım Yasemin sayesinde keşfettim 🙂 Özellikle Peur des Filles (Kız Korkusu) şarkılarının (ve klibinin :)) hastası oldum 🙂 Eşimse en çok Sonate Pacifique‘i sevdi. Lütfen dinleyiniz.

Start Up: Son olarak bir Kore dizisi anlatmazsam olmaz 🙂 Netflix yapımı bu dizimizin başrollerini Suzy ve Nam Joo Hyuk paylaşıyor. Olaylar bir yazılım start-up’ının etrafında ilerliyor. Dizi zaten çok hoş ve ilham verici, ama biraz içimi sızlattı: Türkiye’de de ne yetenekli gençlerimiz var, ama dizideki SandBox gibi son derece destekleyici bir “kuluçka merkezi” şansına sahipler mi, ülke bürokrasisi güzel iş fikirlerinin filizlenmesine olanak veriyor mu, doğrusu epey şüpheliyim. Hele dizinin sonunda sürücüsüz arabalar dizayn ettiler ya, orada bittim. Biz daha yerli ve milli araba diye uğraşaduralım, millet elektrikli arabaları bitirip sürücüsüz’lere geçmiş vaziyette. Neyse, hayırlısı diyor, hem tatlı bir romans hem de girişimci gençlerin öyküsünü merak edenlere bu tatlış diziyi tavsiye ediyorum.

About hikaruivy

a big fan of shoujo animes/jdramas/kdramas loves to eat, write, read and watch!
Bu yazı Kdrama, kitap, Müzik, sinema içinde yayınlandı ve , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

1 Responses to Birkaç iyi adam…

  1. Geri bildirim: Birkaç iyi adam… – Radyo Station

Yorum bırakın