Türkiye’den özlediğim tatlar… ve Türkiye’ye dönünce özleyeceklerim

Yurt dışında yaşamanın kendine göre güzellikleri ve zorlukları var. Ve bence bu zorlukların başında alıştığımız damak tadına erişememek geliyor… Gerçi tabii evimizde Türk yemekleri pişiyor; hatta -ayda yılda bir de olsa- zeytinyağlı yaprak sarma, hünkârbeğendi vs. bile yapıyorum ama insanın canı arada bir şöyle bol tereyağlı iskender, acılı lahmacun ya da cağ kebabı falan çekiyor ve evde bunlar pişmiyor haliyle… Bu istekleri kısa süreli Türkiye ziyaretlerinde gidermeye çalışmaksa bize “2 haftada 5 kilo” olarak geri dönüyor :/ Şimdi memleket özlemimin tavan yaptığı bugünlerde yiyemediğim yemeklerin resmine bakıp yutkunurken sizle de bu güzellikleri paylaşıp az da olsa özlem gidereyim bari… İşte benim en çok özlediklerim:

Simit

Evet, bildiğin simit. Ankara simidi olursa hele, cillop olur. Uçaktan inip otogara geçtiğim zaman taze/bayat demeden bir kutu vişne suyuyla birlikte tükettiğim ilk şey, nar gibi kızarmış bir simittir. Susamlarına kurban! Tuzlu hamurişi niyetine bi tek kraker gibi bir şey olan pretzel’ı bilen salak Amerikalılar simit, açma ve poğaça yemeyerek neler kaçırdıklarını bir bilselerdi keşke! 😛

Döner / İskender

Elbette kebaplar da bu listede kendilerine ilk sıralardan yer buluyor… Şimdi tabii burda da Türk lokantaları var, ve Adana olsun, döner olsun yapıyorlar hepsini. Ama etinden midir nedir, burda yediklerimizde bir türlü Türkiye’deki o kebapların tadını bulamıyoruz… O yüzden şöyle iyi yapılmış bir iskenderi, lahmacunu, adanayı nasılllll özlüyorum anlatamam!

Maraş dondurması

Ahhh, var yaa, şu sıcak yaz günlerinde özlemiyle en çok burun direğimi sızlatan nimetlerden biri de dondurma: Buradaki açık dondurmalar krema gibi, McDonalds’ın krem şanti benzeri dondurması vardır ya, işte hepsi aynı: Adamlar dondurma yapmayı bilmiyorlar yahu! “New York’un en ünlü dondurması!” “Aşağı Minnesotalı Kendall ustanın bilmem kaç senelik ünlü dondurmacısı” vs. gibi bir sürü meşhur dondurmacıyı özellikle arayıp buldum da, hiçbirinde Türk dondurmasının tadını bulamadım… Hele de o Maraş dondurması: O kıvam, o süt tadı, ahhh ahhh! 😛 Nasıl özledim, nasıllll!

Semizotu

Bu adamlar yeşil sebzeleri hiç bilmiyor abicim… Bilmedikleri için de talep olmuyor, yeşillikler çok az miktarda üretiliyor ve fahiş fiyatlara satılıyorlar (iki filiz dereotu 5-6 dolara satılıyor mesela, yuh yani!) ABD’de et, sebzeden ucuzdur! İşte böyle bir ortamda en sevdiğim sebzelerden olan, hem çiğ salatasını hem de pişmiş yemeğini çok sevdiğim semizotunun da esamesi bile okunmuyor… Hatta semizotunun bir İngilizce’si var mı, ondan bile emin değilim 😛 Yıllar var ki semizotu yemedim (hüngür… buraya acıklı müzik girin :P)

Ama öte yandan burda keşfedip de Türkiye’ye dönünce çok arayacağım tatlar da var… Aslına bakarsanız bunlar Türkiye’de yok mu, bal gibi de var aslında. Ama benim arayacağım şey, performans/fiyat oranı yüksekliği galiba:

Suşi

Suşiyi ilk defa ABD’de denemiş olmakla beraber aslında Türkiye’de de rahatlıkla bulunabileceğinin farkındayım. Ama bu listeye alma sebebim, fiyatı: Türkiye’de Japon ve Çin yemeklerinin hâlâ çok lüks ve pahalı kategorisine girdiğini zannediyorum. Ama ABD’de öyle değil: 4 dolara en kalitelisinden bir porsiyon California roll yiyebiliyorsunuz. (Zaten beni iki, en fazla üç porsiyon doyuruyor…) Çin yemeklerini zaten eve söylüyorsunuz, pizzadan bile ucuza geliyor. Hatta “açık büfe, ne kadar yersen ye, aynı parayı öde” tadındaki Çin lokantaları var ki, işte şöyle bir suşi tabağını tek başınıza yiyip 10 dolar falan gibi komik bir para ödeyebilirsiniz (evet yaptık bu hayvanlığı):

Haagen Dasz – Lindt

Bu hazır dondurma markası ile İsviçre çikolatası da listeye fiyatları yüzünden giriyor: Haagen Dazs dondurmalar burda 3-4 dolar (TR’de 18 lira falandı bi ara o_O), Lindt’in muhteşem çikolataları ise yine 2-3 dolar cıvarı (onunsa migros/kipalarda 10-12 lira olduğunu görmüştüm..) Yuh yani, nasıl vergiler koyuyorsunuz, niye bunlar Türkiye’de bu uçuk paralara satılıyor ulan?!

Simply Lemonade

Vee işte son olarak annenizin evde yapılmış limonatası tadında (hatta daha güzel :P), Uludağ limonatanın yanında halt etmiş olduğu, muhteşem lezzet Simply Lemonade’i tanıtayım sizlere: Bu limonataya ba-yı-lı-yo-rum! Raspberry aromalı olanına daha da bir bayılıyorum. Ve işin ilginci, içinde hiçbir katkı maddesi, ekstra bir şey olmaması: limon, şeker, su. Tam anlamıyla “simply” lemonade yani. (Amma reklam yaptım yalnız ha, firmadan para almış gibi oldum, yok öyle bir şey 😛 Maksat ABD’deki diğer yurttaşlarıma bi faydam dokunsun 😉 )

Bunun dışında bir de Türkiye’deyken özenip buraya geldiğimde bir naneye benzemediğini fark ettiğim tatlar var ki, mesela ilk aklıma gelen Dr. Peppers gazozları (iğrenç bir şurup tadında), Amerikan çikolataları (Hershey mesela, böğk!), ve polis filmlerinde sürekli görüp çok güzel bir şey zannettiğimiz, oysa feci ağır bir şeker bulamacından başka bir şey olmayan donut’lar oldu ki, onlara da ayrı bir yazı yazmak lâzım 😉

About hikaruivy

a big fan of shoujo animes/jdramas/kdramas loves to eat, write, read and watch!
Bu yazı ABD, Genel içinde yayınlandı. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

19 Responses to Türkiye’den özlediğim tatlar… ve Türkiye’ye dönünce özleyeceklerim

  1. Peri dedi ki:

    Canımcım ne güzel yazmışsın hatta bundan mim yazısı bile olurmuş ama yurtdışında kaç kişiyiz blog alemi olarak.

    Neysem ne yalan söyleyeyim simitmiş, türk çikolatası, çorbası neredeyse her şeyini buldum ama mantı yok anam yok işte. Bir gün kararlaştırdık ben hamur açmayı bildiğim için işin o kısmını halledeceğim, diğer arkiler dürme işini halledecek. Aslında evime 10 dakika uzaklıkta türk restoranı var, rica etsem yaparlar mı acaba?

    İran dondurması varsa onu bir dene bakalım. Çok tatlı değil, kıvamı da cıvık değil. Öneririm ama gül suyu tadı var. Güllaç gibi…

    Suşi bakımından haklısın ben de bugün kocaman bir tabağı mideme indirdim. 10 dolara üstelik. 😀 blogda yazacağım. Hahaha 😀

    Neysem kolay gelsin hacım. Türk olmak hele ki damak tadına düşkün Türk olmak zor yad ellerde.

    • hikaruivy dedi ki:

      Pericim sen de yaz aynı konuyu. Sayende ben de burdaki son günlerimde bir şeyler kaparım belki 🙂

      Mantıya benim özel bir düşkünlüğüm olmadığı için onu yazmadım. Yine Türk marketlerinde hazır mantı bile bulmuş durumdayız, ama ev mantısı gibi olmuyor tabii… İran dondurmasını hiç bilmiyorum. Bu yakınlarda yapan var mıdır onu da bilemiyorum, bi bakayım… Suşi muhteşem bişey yaa, bu ucuzlukta iyi alıştım, TRde çok arayacağım valla 😀 Öperim canım, sana da kolay gelsin, eheh 😀

  2. haklısın gerçekten ben Türkiye de olduğum halde bazen özlemini duyuyorum. mesela o simit resmini gördüm fena canım çekti ve yok ki olduğum mekanda 🙂 umarım en kısa zamanda hepsini tadarsın 🙂

  3. akustikhuzunler dedi ki:

    dönüüş ne zaman ? Sanırım Türkiye gibisi yok sebze meyve acısından ama gidene kadar kıymet bilmiyoruz sanki.. bu arada ilk on kitap listeni merak ediyorum, unutmuş olamazsın değil mi ? :))

    • hikaruivy dedi ki:

      eylülün ilk haftalarında kesin dönüş görünüyor 😉 sebze meyve açısından kesinlikle türkiye gibisi yok! hele de ısparta pazarları, envai çeşit yeşillik, sebze meyve, hem de hepsini kendin seçebilirsin… ımmm, özledim ulan! 😀 😀

      kitap listesini yazma işi aklımda 😉 ama araya farklı yazılar sıkıştırayım dedim, üst üste birkaç kitap yazısı olmasın diye. senin bir sonraki alışverişine ancak yetişecek sanırım 🙂

  4. harmonyhalmeoni dedi ki:

    Unni şimdi ne diyeyim bilemedim, oy oy.. Semizotu ah semizotu.. Aslında bu durum İstanbul’da da böyleydi. Mersin’de bir bağ maydanozu 25 kuruşa alabiliyorsun, evet yanlış duymadın, sadece 25 kuruş. 😀 İnan burası yeşillik, sebze-meyve cenneti. Ama İstanbul’da öyle değildi, 25 kuruşu bırak 1 liraya bulursan kapış, hemen al! Gerçi biz Beşiktaş’ta oturuyorduk, bak bunun da etkisi olabilir, diğer semtler hakkında bilgim yok. 😛 İşte böyle, bıraktığı yerin kıymetini gittikten sonra anlıyormuş insan (ah kerebiçini, cezeryesini, en çok da denizinin tuzunu özlemiştim Mersin’in, bir de sadece bir senecik ayrı kaldım, düşün yani. :P)

    Ve sana orda kolaylıklar diliyorum, Türkiye’nin lezzeti bir başka cidden.. Bir de sormak istiyorum: Orda su mineralli mi? Yoksa normal mi? Diyeceksin bu kız niye böyle saçma sorular soruyor. 😛 7. sınıfta Commenious programıyla Almanya’ya gitmeye hak kazanmıştım, okulca 14 kişi halinde gitmiştik üç günlüğüne. Ama orda tuzlu, asitli, ağzı çarpan çurpan acaip bir sıvıyı su diye içiyorlardı, bize de içirmişlerdi. 😀 Mineralli suymuş adı ama soda filan değil veya türevleri. Bildiğin suya tuz atmışlar, kana kana içiyor adamlar, iğk. Eve dönünce nasıl suya saldırmıştım anlatamam. 😀 Neyse, sorum ondandı. Amerika’da durumlar nedir?

    Bir de kıymetini bil unni, orası Amerika, cola cenneti. 😀 Nişastalı, vişneli, oh oh için siz orda. 😀 Almanya’dayken kolaları toplayıp yurtta “nişastalı kola” günü yapmıştık. 😀 Bizim burda tek tip, böüüü. TT_TT Hatta ben kola sevmez oldum, o derece yani. Kıymetini bil, benden söylemesi. 😀

    Yazı çok hüzünlü, bir o kadar iştahlı, kısacası sevimliydi. ^.^ Bir an önce dönüp tıkanana kadar yemen dileğiyle. (2 haftada 5 kilo da yalan değil hani, neyse tıka basa yeme, zamana yay :D)

    • hikaruivy dedi ki:

      oyyy ne güzelmiş, mersin’e kanım bi kez daha ısındı 😀 istanbul pahalıdır di mi :/

      suyun mineralli olanı da var, normali de canım. biliyorum almanya’daki o olayı; ben de bir ay berlin’de kalmış, içecek su bulamamıştım 😛 amerikalılar neyse ki normal suyu da biliyor. hatta çeşme suyu içiliyor ve çok lezzetli 😉

      yok yav, vanilyalı vişneli kolalar nefret ettiğim tatlardır benim! 😛 hiç özlemiycem inan ki… ama sen söyleyince aklıma geldi, ginger ale diye bir şey var, zencefil gazozu yani. biraz sprite tadında, ama bence daha güzel. bak onu çok özleyeceğim işte 😛

      “Bir an önce dönüp tıkanana kadar yemen dileğiyle. (2 haftada 5 kilo da yalan değil hani, neyse tıka basa yeme, zamana yay 🙂 )” ahahah, tamam kuzum, sen merak etme 😉 teşekkür ederim ^^

  5. Derya dedi ki:

    Ivycim , valla hepsine katiliyorum, ama en cok semizotunu ozledim ben de. Soyle yogurtlu salatasi olsa da yesek yahu. Ha bi de yesil erik, ayyy!!!

    • hikaruivy dedi ki:

      oyyyhhh, yoğurtlu yoğurtlu gözümün önüne geldi, ağzımın suyu aktı deryuk 😀 😀 yeşil erik tulumba’da satılıyodu geçenlerde, ama her zamanki gibi fahiş fiyata :/

  6. Sessizgemi dedi ki:

    😀 Okurken eğlendim, yemeklerle ilgili olunca insan pek bir şey beklemiyor okurken ama çok eğlenceli yazmışsın 🙂 Umarım özlediğin tatlara bir an evvel kavuşursun özellikle de Maraş Dondurmasına ^^ Var mı memleketimin dondurması gibisi yhaa 😀 Bak şimdi canım çekti iyi mi, olsa da yesek…

  7. Güzzi dedi ki:

    Hershey’s sadece kışın dondurucu soğuğunda tüketebildiğim bir dondurma. Kar yağarken sokakta elimde hersheys, kemire kemire yürümeye bayılıyorum laf aramızda. Amerikalıların kadın erkek neden koca popolu olduklarının cevabıdır o çikolata. O ne kadar yağ yahu!!
    Donutlara gelince… Amerika’ya gitmediğim için oradakilerin durumunu bilemeyeceğim ama Türkiye, Kore ve Japonya’da yediklerimin hepsi aynı tatta ve süperdi ㅋㅋㅋ Donut candır yahu! Bence Amerikalıların dünyaya kattığı rn önemli ikinci değerdir.
    Birincisi hamburger tabii. Başka da yok zatenㅋㅋㅋㅋ
    Ve evet birkaç günlük Japonya seyahatimde “mal” gibi donut yedim XD Ama sorun bir neden yedim! Crispy Creme’in fırından taze donut çıktığını gösteren ışıklarını yanar görünce dayanamıyorum! İlla yemem lazım, bir yerlerim şişer mazallah

    • Güzzi dedi ki:

      Hersheys için dondurma falan demişim şuursuzca. Gerçi dondurması da var diyerek kıvırmaya çalışmayacağım hiç. Bal gibi çikolatasını kastediyordum.

      • hikaruivy dedi ki:

        ahah olur öyle 😀 hershey gerçekten yağlı ve kötü bir çikolata :/
        ama donut’lar konusunda ben dunkin’ donuts’ın donutları ile daha fazla haşır neşir olduğum için donut deyince aklıma onlar geliyor. yoksa krispy kreme candır, bak yazarken bile ağzımın suyu aktı 😀 yazık ki bana yakın bi yerde yok :/

  8. DERYA dedi ki:

    İnşallah bu istediğin güzel tatlara bir an önce kavuşursun :)çok güzel bir yazı yazmışsın

  9. tuba dedi ki:

    Merhaba İtalya’dayım ben de şu an. Gezinirken senin bloguna rastladım.. Burada da aynı şekilde sebze çılgınca pahalı pasta ve pizza cennetindeyim ama mantıyı çok özledim ben de..burada lindt çikolata 2 euro gibi bişey stokluyorum şimdiden 😀 Türkiye’ye son gittiğimde gelirken pastırma ve simit getirmiştim şimdi yine canım istedi.. Ayrıca burada her peynir var ama beyaz peynir yok .. Özledim.. ve tabii ki hamsi.. burada kılıç balığı ve ton balığı satılıyor sıklıkla .. gün sayıyorum artık.. özleyeceğim tek lezzet ise kuşkusuz tadı gerçekten dünyadaki hiç bir pizzaya benzemeyen pizzalar olacak..

    • hikaruivy dedi ki:

      merhaba tuba, bloguma hoşgeldin 😀 italya’da “mantı bulamazlarsa ravioli yesinler” durumuna maruz kalıyorsundur, kolaylıklar dilerim 😀 😀 lindt demek ki bir tek türkiye’de pahalı… pastırma ve simit! valla süper akıl etmişsin, tebrik ederim. beyaz peynir burdaki normal marketlerde de yok; ama türk/ermeni/arap marketlerinde ülker, pınar feta cheese’leri falan bulabiliyorsun; yoksa biz de yunan peynirine talim etmek zorunda kalacaktık (o da fecii sert bir peynir, hiç benim damak tadıma uymuyor :/ ) hamsi yaaa… sen deyince burnumda tüttü şu an! 😀 pizzalar mutlaka özlenecektir; italyan pizzası boşuna dünyaca ünlü değil.. sevgilerimle ^^

Yorum bırakın