Yine mi güzeliz, yine mi kitap…

Geçen vikitap’ta biri “bu kadar kitabı kitapçıda okuyorsun galiba .S .S” diye mesaj atmış. Hayır güzelim, yalnızca metro+vapur yolculuğum kitap okumakla geçiyor; bir de hızlı okuyan bir insan olduğum için iki-üç günde bir kitap bitirebiliyorum… (Bu hızlı okuma olayının kursları vardı bir ara, değil mi? Bendeyse tamamen kendiliğinden gelişti. Ama çocukken tam aksine, okuma hızımı yavaşlatmaya uğraşırdım: Çocuk kitaplarının inceliği malum; kitabı alıp kitapçıdan eve gelene kadar yolda bitiveriyorlardı yauu! Sinir oluyordum sinir…)

Son okuduklarımdan bir kısmını (bu aralar çok satanlar listesinde olanları) kısa kısa anlatayım size. Bu fikri Naz’dan aldım, bakınız şu yazısı. Ancak ondan önce yazımızın reytingini biraz artıralım:

“Hayır arkadaşım, Hadise ve Murat Boz sevgili değiller. Onlarınki TV kameraları karşısında rating olsun diye oynanan bir flörtleşme oyunuydu, o kadar.”

(Evet, blog aramalarımın yarısı bu konu üzerineydi, ben de araya reklam alayım dedim, kusura bakmayın :P)

UYUMSUZ-DEFNE-KAMAN-IN-MA_131318_1

Uyumsuz Defne Kaman’ın Maceraları: Buket Uzuner’in bende kredisi boldur. Sıkıcı bir kitap olan İstanbullular romanı bile kendisini okuma isteğimi söndürememişti 😛 O yüzden bu kitabı da hevesle aldım. Eski Türklere ve kamanlık geleneğine dair bir kitap oluşu ayrıca ağzımı sulandırıyordu. Ancak kitap maalesef beklentilerimi karşılayamadı: Defne Kaman’ı sevsem de yaratılan gizemin çok fos çıkması beni üzdü. Kitabın başlangıçta HES’lerle, kadın cinayetleriyle ilgili görünüp bizi heyecanlandırdıktan sonra dişe dokunur hiçbir şey söyleyememesi de (azıcık spoiler vereceğim burda: yardım isteyen kadıncağızın kurtarılamaması bir yana, böyük aktivist (!) Defne Kaman’ın bile olaylar sona erdikten sonra bu zavallı kadersizi anmaması, “vah vah yazık oldu” kabilinden bile tek laf etmemesi) beni feci halde hayalkırıklığına uğrattı. Yine de kitaptaki Kadıköy betimlemelerini ağzımın suyu aka aka okuduğumu itiraf etmeliyim. Öyle ki, bu romanı okuduğum sırada Kadıköy yakınlarında olmaktan dolayı çok mutlu oldum; kitaptan aldığım gazla Kadıköy sokaklarını, Akmar pasajındaki sahafları, Moda’yı bir kez daha bambaşka bir keyifle turladım. Evet, Uyumsuz Defne Kaman’ın Maceralarının en güzel yanı, Kadıköy’de geçmeleriydi. Serinin devam kitaplarını okur muyum, açıkçası emin değilim. Notum (6.5’tan) 7/10.

hikayemp

Hikâyem Paramparça: Emrah Serbes’in Afili Filintalar’daki yazılarının bir derlemesi. (Açıkçası, kitabın böyle olduğunu bilseydim satın almaz, açar internetten okurdum :P) Behzat Ç. fanı olduğum halde yazarın hiçbir kitabını okumamış olmaktan dolayı utanıp son romanıyla başlayayım dedim, ve işte bu denemelerle karşılaştım. Tabii ki bir Dostoyevski değil ama Allah için içinde çok hoş tespitler var. Mesela şunlar:

“İşler yolunda gitmiyorsa mazi denilen şey bir enkazdır ve hatıraların da son kullanma tarihleri vardır. Küflenirler, kokuşurlar, bozulurlar. Mezunlar derneğine pilav yemeye gidenlerin çoğunun halinin vaktinin yerinde olması tesadüf olamaz. Ancak şimdiki halinden memnunsan geçmişi hatırlatacak organizasyonlardan keyif alırsın. Hatta geçmişin ne kadar boktan olursa aldığın keyif de o kadar artar.”

“İnsan en az üç kişidir. Kendisi, olmak istediği kişi ve aradaki farkta yaşayan üçüncü. …Yine bu yüzden iki insanın birbirine âşık olması en az altı kişi arasında geçen bir hadisedir. Hangi kişiliğinin hangi kişiliğe, hangi parçanın hangi parçaya özlem duyduğunu çözemediğinde, içmeyi unuttuğun sigara parmaklarını yakana kadar karşı duvara bakarsın.Ve o zaman anlarsın hayatının uzun zamandır neden başka birinin hikâyesiymiş gibi gözükmeye başladığını.”

Notum 7/10.

Yedinci-gun-kapak

Yedinci Gün: İhsan Oktay Anar da favori yazarlarımdandır. Puslu Kıtalar Atlası’nı iki defa okudum, beş-on yılda bir de tekrar okurum sanırım. Onun o ağdalı dilini, absürt ve fantastik olaylarla bezeli tarihi romanlarını pek severim. Ama bu kitabı pek olmamış sanki. Önceki kitaplarındaki müthiş kurguların yanında sönük kalmış, tüm parçaların en sonda bağlandığı güzel bir öykü yerine kopuk kopuk öykülerin zoraki bağlandığı bir romana dönüşmüş… Yine de çok güzel kısımları yok muydu, vardı elbet. Mesela dünya tarihini kendi üslubunca tatlı tatlı özet geçtiği bir bölüm vardı ki, beni benden aldı, tadına doyamadım. İşte o kısımdan minik bir kuple, bakın şu kadarcık satırda kaç tarihi olayı sayacaksınız:

“…cennet olmasaydı, onu icat etmek gerekecekti. Nitekim biri etti ve onu çarmıha gerdiler…

…böylece barbarlardan ezkazâ kral olanların kafalarına bizzat Papa tarafından taç yerleştirildi. Ayrıca sevap kazanmak için Papa, bu cahillere az buçuk ilim irfan öğretti. Ama yine de pek vahşiydiler! Hele içlerinde bir piç vardı ki, Vilyam adını taşıyordu. Piç diya alay edilen bu adam sonunda bismillah deyip ordusuyla Britanya’yı fethetti. …Vilyam’ın zürriyetinden Rişar kahramanlığıyla nam salmıştı …Fakat işe bak ki, ondan sonraki Con epey tıynetsiz çıkmıştı. Milletine laf lakırdı dinletemedi. Tebaası büyük bir kartona arzuhâl yazıp adamcağızın önüne koydu  …Papanın pompaladığı harp yine tüccarların işine yaramış, bu taife ziyadesiyle zengin olmuştu …Gel gör ki elâlem dünya kadar para kazandıkça adamın birinin ağzının suyu akıyordu. Az buçuk bilgisi ve yarım aklıyla Kraliçe İzabella’nın huzuruna çıkan bu adam allem etti kallem etti ve kadıncağızı kendisine üç sefine vermeye ikna etmeyi başardı…” 

Notum 7/10.

Life-Of-Pi-Poster

Pi’nin Yaşamı: İşte muhteşem bir roman. Önce kitabı okudum, ardından filmini izledim. Her ikisi de harikaydı. Filmde kitapta olmayan bazı sahneler var, kitapta ise filmde olmayan bazı ayrıntılar. Kitaptaki bu bazı ayrıntılardan dolayı ilk hikâye bana daha gerçekçi geldi (ne demek istediğimi yalnızca bilenler anladı, kıpss 😉 ) ama her ikisine de inanmayı seçenlerin mantığını anlayabiliyorum. Yalnız “her bulduğu dine inanan çocuk” nedir abi? “Şerefsizim benim aklıma gelmişti!” diyesim var, ama dinden çıkmamak için demiyorum, asdakjsdkaks 😀 Yalnız kitapta anne-baba-papaz-imam ve brahman’ın aynı yerde karşılaştıkları bir sahne vardı ki gülmekten okumaya bir süre ara vermek zorunda kalmıştım! 😀 Şahane bir yaşam, şahane bir kitap. Notum 9/10 (zaten 10, yani mükemmel notunu şu dünyada pek az kitaba verebiliyorum :P)

About hikaruivy

a big fan of shoujo animes/jdramas/kdramas loves to eat, write, read and watch!
Bu yazı kitap içinde yayınlandı ve , , , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

21 Responses to Yine mi güzeliz, yine mi kitap…

  1. Pi’nin yasami ni okuyayim da filmi oyle izleyeyim dedim ama araya baska kitaplar girdi 🙂 filmi de sinemada izleyecegim diye tutturdugum icin kitap baska bahara kaldi. Sana cok imrendim haberin olsun. 🙂 su hayatta imrendigim iki tip insan vardir. Birisi boyle yolda kitap okuyan insanlar. Hatta en cok boyle insanlara imrenirim. 🙂 o yol bes dakikalik olsa bile benim icin iskence gibidir. Yarim saatten uzun degilse insanlara caktirmadan yola devam edebiliyorum ama yarim saatten sonra hafif uyuma cabalari 🙂 yoksa hastalaniyorum. Pi’nin Yasami’na geri donecek olursak filmi son 5 yildir sinemada izledigim en guzel filmdi. Tabi bu noktada sinemaya cok sik gitmedigimi belirtmekte yarar var. 🙂

    • hikaruivy dedi ki:

      istanbul trafiğinin ve ev-iş arası uzun yolların tek artısı kitapları lüp lüp yutmam oldu 😀 Allahtan beni araba/vapur tutmuyor, rahat rahat okurum. yolculukta hasta olmak fena bir durummuş :/ Pi’nin yaşamı benim de son zamanlarda izlediğim en güzel filmlerdendi, iyi bir seçim yapmışsın canım 😉

  2. Pamuk dedi ki:

    Araya reklam almak, bayıldım 😀
    Öyle bizim millet, kitap okuyana inanmaz, ayrıca bu mesajı yollayacak kadar da güven sahibi insanlarımız mevcuttur.
    Yedinci Gün’ü daha okuyamadım.Neredeyse 3 aydır bekliyor beni. Sonucu kesin olmayan bir sınava çalışmak zorundayım 😦
    Yazı için teşekkürler Hikaru ^^

    • hikaruivy dedi ki:

      evet ya, hadise ve murat boz’u arayanları zorrrla kitap yazısına sürüklüyorum, az kültür neferi değilim haa, ajasjdajsdkjak 😀 😀 sınavında şimdiden başarılar dilerim, inşallah bir an önce halleder, yedinci gün’ü gönül rahatlığıyla okursun pamukcum 😉

  3. mydestiny dedi ki:

    Ben de bugün yazının ikinci kısmını yazacaktım bloğa 😀 Vikitap sağ olsun okuma konusunda nasıl hızlı olduğunu görüyorum maşallah =)) Blog aramaların çohoşmuş, insanlar aydınlanacak bir sonraki aramada 😛

    Pi’nin Yaşamı kitabını sırf senden ötürü okuma listeme almıştım, çok iştahlı okuyordun :’) Emrah Serbes’in kitaplarını Behzat Ç’den ötürü okumak istiyorum senin gibi ama bu son kitabının afili filintalar yazılarından oluştuğunu hiç bilmiyordum! Öğrendiğim iyi oldu çünkü aklıma geldikçe açıp okuyorum yazdıklarını, okumaya devam edeyim iyisi mi 😀

    • hikaruivy dedi ki:

      ovvv, hevesle açtım blogunu ama yoook, haniiii? 😀 ekle de bundan sonra okuyacaklarımı o listeden seçeyim 😉

      pi’nin yaşamının ilk sayfaları beni büyülemişti, hem çok eğlenceli, hem çok akıl dolu laflar vardı. şimdi kitap bi arkadaşta, o yüzden ondan işaretlediğim yerleri yazıya ekleyemedim, çok üzgünüm :…( emrah serbes’in diğer romanlarını al bacım, ben yandım sen yanma 😀 öperim ^^

  4. kimyayumi dedi ki:

    ahhhhhhh tembel ben ( neymiş efendim ne oldum değil ne olacağım demeliymiş insan eskiden daha çalışkandım yavvvvvvvv 1 haftada 10 kitap bitirirdim )”oooooooooooo eski halimden eser yok şimdi” yok yok senin bu yazı beni iyi silkeledi uyandım 🙂 Bu yazın ve yorumlar aracılığıyla da ”vikitap” olayına da el atmış vaziyetteyim 😀 Saolun var olun 🙂 Pi’nin yaşamı acayip ilgimi çekti. Bir an önce okumalı ” Bismillah deyip ” Nese efenim bundan sonra vikitapda da görüşürük tembelliğim tutmazsa tabi (inşallah tutmaz samimi bir duadır bu :)) Yavvvv şu kpss tüm zevklerimi baltaladı :S Ne çan çin çon ne bollywood ne da kitap kaldı ama yok arkadaş bundan sonra ertelemeyeceğim (çançinçonlara ve bollywooda sınava kadar yeminliyim )en azından kitapları doya doya okuyacağım 🙂

    • hikaruivy dedi ki:

      kpss mağdurları için hiçbir şey diyemiyorum, Allah yardımcınız olsun yavv.. bütün mazeretleriniz kabul edilmiştir, siz dokunulmazsınız! 😀 ama zamanla hayata dönersen pi’nin yaşamını öncelikli kitaplar arasına kat, gerçekten çok güzel 😉 sevgiler ^^

  5. kimyayumi dedi ki:

    merhaba yine ben 😀 şu vikitap olayına sazanlama daldım dalmasına da şu okuyorum ya da okumak istediklerim kısmına bir türlü kitap adı vs. ekleyemiyorum.Uzun lafı kısası arkadaş biri bu siteyi bana anlatsın ne nereden nasıl yapılıyor gibisinden sizler anladınız ne demek istediğimi 🙂

    • Az önce üye oldum. 😀 Kitap ekle yazıyor vikitap yazısının altında. başka bi’şi bilmiyorum. 😀 Bu noktada Hikaruuu diye seslenmek ona sormalıyız demek istiyorum. 😀

      • hikaruivy dedi ki:

        buraya da yazayım: vikitap’ta en kolay kitap ekleme şekli önce sağ üstteki arama yerinden eklemek istediğin kitabı aratmak oluyor. kitabın sayfasına girince solda, kitap resminin altındaki “ekle” tuşundan her şeyi ekleyebiliyorsun: kütüphanende var mı, okudun mu, okuyor musun, vs. ya da birilerini takibe almak ve onların okuduklarının listesi üzerinden giderken kitapları bulup tıklamak da bir yöntem 😉 hadi kolay gelsin size 😉

  6. Rosa dedi ki:

    Ben de kitapları çok hızlı okurum, benimki de kendiliğinden gelişti. İyi mi kötü mü bilmiyorum ama bir günde iki üç kitap okumuşluğum bile oluyor. Bazen zaman olunca onları tekrar okuyorum hani kaçırdığım bir şey vardır diye ama yok yine aynı hızla okuyorum ve bir şey kaçırmıyormuşum:))

    Pi’nin Yaşamı kitabını aldım ama önce filmini izlemek istiyorum. Önce kitap okunur sonra film izlenir ama ben bu sefer tersini yapacam:)

    • hikaruivy dedi ki:

      bir yandan iyi, ama bir yandan da bende de bir şeyler kaçırıyormuşum hissi oluyor 😀 bi de sanki yavaş okuyanlar kadar tadına varamıyorum gibi bi duygum var ama alakası yok tabii… anlayarak okuduktan sonra hızlı okumak iyidir 😉

      vayy, önce film ha.. bakalım nasıl bir deneyim olacak. hangisini daha çok sevdiğinden beni haberdar et 😉

  7. Aslı dedi ki:

    ben de niye goodreads’te çok az kişi var diyordum… meğer herkes vikitap’ta imiş 🙂 açılın ben de geliyorum 🙂

    hintlilere olan bütün antipatime rağmen “pi’nin yaşamı”na ben de bayıldım ve kitabı da listeye aldım 😉 senin kitabın elif’te bildiğim kadarıyla… çizdiğin kısımların fotoğrafını gönderebilirdi aslında sana… yazına dahil edebilirdin böylece 🙂

    • hikaruivy dedi ki:

      gel canım gel, hepimiz burdayız 🙂 pi’nin yaşamı’nı sen elif’ten al, okuduktan sonra bana iletirsin canım 😉 beğendiğim yerlerin altını çizmemiştim, sayfaların köşesini kıvırıyorum, hangi cümle olduğunu bulması biraz zor olabilirdi.. neyse…

  8. kimyayumi dedi ki:

    ha hayyyyyyy ben geldim. Reklam yapmaya 😀 Hikaruivy ve sayfası hazır reklamcılığa soyunmuşken ben de faydalanim dedim.Nihayet hikayeyi bloga koydum.Hayat telaşesi içinde arada kaynayıp gidiyordu nihayet bu gidişata dur dedim ve birinci bölüm sayfadaki yerini aldı.Elimden geldiğince farklılıklar ters köşeler yapmaya çalışacağım hikayede.Umarım okursunuz ve yorumlarınızı benden eksik etmesiniz. ıhımmmmmmm hımmmmmm geç de olsa ben üzerime düşeni yaptım popüler biri olarak milleti toplamak da senden 😀 Okumak isteyenler buyurup gelsin şu sayfaya http://anasevdas.blogspot.com

  9. Asena dedi ki:

    Reklam olayına çok güldüm cidden. Uzuner konusunda sana katılıyorum. Hevesle aldım elime ama 50. sayfaya gelene kadar sıkıldım. Ne bileyim yavan bir anlatımı vardı. Araya bazı konular sıkıştırılmış, sonradan yama gibi duruyordu. Sevemedim açıkçası.
    Yedinci Gün için de pek hoş şeyler söylenmiyor genelde. Daha yeni başladım okumaya ama bir puslu kıtalar atlası, kitab-ül hiyel değil galiba…

    • hikaruivy dedi ki:

      aynen canım… bu arada uzun zamandır bloga bakamadım, kusura bakma. sizin irlanda maceralarını da çok merak ediyorum, kaçırdığım kısmı bilahare okuyiciğim 😉 😀

Yorum bırakın