Biraz da Japon dizisi: Ikemen Desu Ne & Ouran High School Host Club

Ne zamandır dizi tanıtımı yapmamışım. Yaz boyu bünyeye yüksek dozda Kore dizisi almış olmamın yan etkileri hâlâ sürüyor, bir ara artık kusma noktasına gelmiş olduğum için uzun zamandır Kore dizilerinden uzağım. (Bu arada aynı tedavinin toprak yiyen çocuklara da uygulandığını bilir misiniz? Çocuğun önüne tepeleme toprak koyarlar, “yi bakem yavrum” derler. Çocuk bir seferde o kadar toprağı yiyince tiksinir, bir daha yiyemez olur 😛 İşte benim Kore dizisi olayım da aynen böyle oldu :P) Gerçi herkesin çok övdüğü “The Princess’ Man” ve yeni başlayan “Flower Boy Ramyun Shop” beni yeniden Kdrama dünyası ile barıştıracak gibi görünüyor… Ama bütün bu süreçte Amerikan dizileri (gelcem onlara da…) ve elbette Japon dizileri günlerimi şenlendirmeye devam ettiler sağolsun… O zaman ne duruyoruz, haydi Japonya’ya uzanalım:

You Are Beautiful çakması olan Ikemen Desu Ne ve anime uyarlaması olan Ouran High School Host Club yakın zamanda izlediğim iki Japon dizisi oldu. Aslında Ikemen Desu Ne’yi izledim dersem ayıp olur, izlemek değil de tahammül etmeye çalıştım diyelim, ama 7. bölümden öteye gidemedim! Sebebi ise belli: Kore versiyonundaki ışıltılı meleklerden sonra Capon oğlanlar çok ama çok sönük kaldılar… Ahhh, nerde benim somurtuk ama yakışıklı Tae Kyung’um, gülyüzlü Shin Woo’m, şirin mi şirin Jeremy’m, nerde bu birbirinden tipsiz Capon oğlanlar?? Hadi haksızlık etmeyeyim; belki You’re Beautiful’ı izlememiş olsam bu çocukcaazları da oldukça kawaii bulmam mümkündü; ama Koreli çocuklardan sonra bu üç oğlan insanda “attan inip eşeğe binme” hissi yaratıyor! Üzgünüm ama tam da böyle…

Ya çekimler ve prodüksiyon?? Nerde Kore dizisinin birbirinden parlak mekânları, harika kostümleri; nerde Japon versiyonundakiler? Daha ilk bölümü izler izlemez twitter’da “Koskoca idol grubu A.N.Jell olmuş sana köy bandosu” demiştim; o fikrimden hâlâ caymış değilim: İlk bölümde bizimkilerin bir anaokulunda konser verme sahnesi vardı ki, ayyyhhh, ekran başında tırnaklarımı yedim: Coffee Prince prenslerinin amatör konseri bile çok daha havalı, çok daha göz alıcıydı. Sözüm ona burdakiler Jpop’un bir numaralı grubu olacaklar! Ayol bizde üniversiteler bile bahar şenliklerinde kıytırık popçuları getirmek için bir hal oluyorlar; bu koskoca idoller sıradan bir anaokulunda gelişigüzel çatılmış tahtadan bir sahnenin üzerinde beş yaşındaki çocuklar için konser mi verecekler yani?? İdol dediğin bu kadar da mütevazı olmaz ki canım! Dizinin artıları arasında esas kızın Park Shin Hye’den daha sempatik olması (en azından bu kız, PSH’nin kendini acayip derecede sevimli hale getirdiğini zannettiği, oysa bende “aşkitoooom, noluyyy!” diye konuşan yirmi beş yaşındaki kızlara karşı hissettiğim tiksintiyi uyandıran o salak mimiklerini yapmıyordu!) ve bazı gereksiz sahnelerin kesilmiş olması sayılabilir (ama arada gerekli ve eğlenceli sahneler de gitmiş maalesef… Mesela o domuz sahnesi! Onsuz You’re Beautiful olur mu yavu?) Fakat Japon dizisinin artıları eksilerini kapatmaya yetmiyor; ve hikaru da, Jang Geun Suk’un konuk oyuncu olduğu bölüme kadar bile dayanamayıp diziyi kapatıveriyor…

Gelelim Ouran’a: Bu dizinin de ilk anda bende yarattığı duygu hayalkırıklığı oldu: Güzeller güzeli, sarışın mavi gözlü prince charming’imiz Tamaki bu aşırı derecede tipsiz oğlan tarafından canlandırılıyor olamazdı!!! Yani bakın Allahaşkına, sizce de Tamaki’nin canlı versiyonu soldaki resimden çok sağdakine benzemiyor mu?!

Ve maalesef çok yakışıklı olduğu rivayet edilen oysa bence Resul Balay’dan hallice olan bu Japon insanına dizi boyunca da ısınamadım dostlar… Ama o hariç cast’ın diğer üyelerini oldukça sevdim. Rolüne en çok yakışan Mori sempai olmuştu, ama diğerleri de bence hiç sırıtmıyorlardı (evet, Honey sempai dahil…). Haruhi ise -animedekinin aksine- cool olmaktan çok sempatik, şirin bir kızımızdı (yalnız çok da iyi rol yapamıyordu; hele de Hikaru’ya tokat atma sahnesindeki oyunculuğu çok ama çok kötüydü!) Ama bunlardan da öte, süper bir de bonusumuz vardı: Animede hiç sevemediğim soğuk nevale Kyouya’yı canlandıran Japon şekeri Daito Shunsuke. Aman Tanrım, klasik Uzak Doğulu ineği tipli bir çocuk bu kadar mı cool olur? Çok beğendim kendisini, Allah sahibine bağışlasın 🙂

Ouran Live Action’ın animesinden farkları ise şöyleydi (bundan sonra hem anime hem de dizi hakkında büyük spoiler’lar gelecek, bilginiz olsun):

-Öncelikle, hikâye epeyce kısalmış. Tabii bu beklenen bir şeydi; 25 bölümlük animeyi 11 bölüme indirdikleri için (hem de 45er dakikalık değil, 22şer dakikalık bölümler) gereksiz tüm kısımlar gitmiş, çok da iyi olmuş. Özellikle Lobelia akademisiyle ilgili geyikler gittiği için çok mutlu oldum, o saçma sapan kız okulu muhabbetini animede de sevmemiştim. Ama çok sevdiğim Kazanova-kun da yalan olmuş; bak ona üzüldüm. Kızıl saçlı Kazanova’mız da live action’da yer alsa, üstüne bir de mesela Yankee-kun to Megane-chan’daki Yankee’miz Narimika Hiyoki tarafından canlandırılsaydı, tadından yenmezdi.

-Kara büyü prensimiz Nekozawa animede sadece bir figüran, bir komedi ögesi olmasının aksine burda resmen ana karakterlerden biri olmuş! Hatta açılış jeneriğinde host club üyeleri misafirlerini selamlarken onların yanında Nekozawa da var! Ne alâka ulan?! Tamam, Nekozawa sempai çok şirin ve sempatik bir ufaklık olabilir, ama Host Club’a bu kadar dahil olması biraz gereksiz ve saçma olmuş yani, Nekozawa’yı canlandıran Ryusei Ryo yapımcıdan torpilliydi sanırım…

-Ve ve ve şok haber: Animede Kyouya’nın Haruhi’ye hiç de belirgin bir ilgisi olmamasının aksine burda Kyouya’mız Haruhi’ye birtakım duygular besliyordu ve benim ekran başında tüm çöpçatanlık hislerim ayaklanmış bir biçimde sırıtarak ellerimi ovuşturmama vesile oluyordu! Hatta bu yüzden dizinin en sevdiğim bölümü, tatil beldesine gittikleri bölüm oluverdi. Animede de bu bölümü fazlasıyla sevmiştim (evet, o her türlü spekülasyona açık olan yatak sahnesi yüzünden 😛 bana “sapık hikaru” diyebilirsiniz, hiç alınmam 😛 😛 ) ama burda daha da bir sevdim: Haruhi’nin kayalıklardan denize atlama sahnesinde onun için fena halde endişelenen Kyouya beni benden aldı. Acayip şaşırtıcı ve güzel bir gelişmeydi bu: Daito Shunsuke hiçbir aşk hikâyesine dahil olmayıp bu güzellik (hehe :D) harcanmış olsa doğrusu yazık olurdu! Ha, ama daha sonra her reverse haremdeki mecburi aşk üçgen(dörtgen? beşgen?)inde var olan ikinci erkek karakter Hikaru değil Kyouya olacak şeklindeki beklentilerim bir miktar sonuçsuz kaldı denebilir… Neyse, daha bunun filmi var (evet, 2012 ilkbaharında aynı kadroyla Ouran’ın film uyarlaması geliyor!) bakarsınız istediğimiz gelişmeler orda olur…

-Ve dizinin sonu: Animenin sonundan çok farklıydı. Yani evet, ikisinde de Tamaki Host Club’ı bıraktığını açıklıyor, ama dizide animedekinden farklı olarak anne muhabbeti, Fransa’dan gelen kız falan hiç yok: Dizide Aliye Rona kılıklı hain büyükannesi, Tamaki’yi Haruhi’nin bursunun kesilip okuldan atılması ile tehdit ediyor! Ve Tamaki, sevdiği kız için Host Club’dan ayrılmayı göze almışken, kahraman Haruhi’miz son anda yetişip duruma el koyuyor… Sonrası da iyilik, güzellik işte 🙂 Ama böyle dedim diye beklentileri yükseltmeyin, elde bir wall-kiss’imiz bile yok 😛 😛

İşte böyle… Eğer siz de benim gibi Ouran’ı çok özlediyseniz bu diziyi keyifle izleyeceğinizi garanti edebilirim. Zaten travesti baba için, hatta şu aşağıdaki sahne için bile izlenir!! Şimdiden iyi eğlenceler! 😉

About hikaruivy

a big fan of shoujo animes/jdramas/kdramas loves to eat, write, read and watch!
Bu yazı Jdrama içinde yayınlandı ve , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

19 Responses to Biraz da Japon dizisi: Ikemen Desu Ne & Ouran High School Host Club

  1. Lee dedi ki:

    Japon dizilerinin bu huyuna alıştım artık ben. Adamlarda süper teknoloji var ama kullanmıyordur. İsteseler o prodüksiyon, o mekanlar öyle bir olur ki. ama Kore dünyaya oynuyor, Japonya’nın böyle bir durumu olmadığı için kendi halkına göre yapıyor sanırım. Gören de Japonya’yı Kamboçya filan sanacak, imkanı olmadığından yapamıyor diyecek aha 😀

    Ouran’a bayılıyorum, öyle böyle değil. Honey Sempai birazcık daha kawaii olsaydı tam tadında olurdu. Lakin Tamaki mükemmel, onu çok sevdim. Haruhi de öyle, ikizler de öyle, diğerleri de öyle 🙂 Anime efektlerini de çok seviyorum: Duvara yapışması, Honey’nin atlarken küçülmesi filan aha 😀

    Ellerine sağlık Hikaru, Japon dizilerini seviyorum ve bu yazını çok beğendim, hemencecik okudum ve bitti. Şimdi merakla Amerikan dizilerini bekliyorum. Awkward’ı izlemelisin diyorum, sadece 12 bölüm ve mükemmel bir gençlik dizisi 🙂

  2. winpohu 'ca dedi ki:

    Kore dizileri konusunda çok haklısın çingu fazla aldığımızdan doz aşımına uğradık sanırsam bu yüzden uzun zamandır uzağım kdramalardan hatta yarım bıraktıklarım oldu. bitirip yazmadıklarım falan. amerika bana yetiyor bu aralar o yüzden jdramalardan da uzağım hem ben tamakimin böyle biri tarafından canlandırılmasına dayanamam . o sevimli yakışıklı prens edalı çocuk nerde bu nerde. haklısın sağdakine çok benziyor 🙂
    ellerine sağlık güzel yazı .

  3. masalevi dedi ki:

    herkes aynı durumda sanırım ben de çok Kore dizisi izledim bu aralar, yeni dizi izlemek gelmiyor içimden, sevdiğim eski dizileri izliyorum ben de. ama sen yazın çok yüklendin kendine kuzum olur öyle 🙂

    ben de YAB’ın Japon versiyonunu soracaktım sana twitterdan geçen gün, ona başlıyorum demiştin bir ara. bu yazı iyi oldu. zaten beklediğim yorumlar geldi senden de, tıpkı BOF-HYD gibi olmuş bu dizi de, biri gösterişli biri sade. ama HYD’da da kadro iyiydi ya Matsujun, oguri shun falan çok tatlılardı, bu kadro feci yaa. ben zaten YAB’ı her şeye rağmen çok sevenlerdenim, o kadronun üstüne bunları çekemem 🙂 ama meraktan bi iki bölüm izleyeceğim, Jang’lı bölümü de izlerim. ama domuz sahnesini nasıl atarlar ya, YAB=o sahneydi benim için 🙂

    ouran’ın da animesini bile izlemedim ben ama twitter’da çok muhabbeti döndü merak ediyorum. hana kimi’ye benziyor mu, o bana çok çocuksu gelmişti mesela. neyse sen beğendiysen izlenir 🙂

  4. makinosev dedi ki:

    Gül gül öldüm 😀 😀 😀 en çok da hiç bir fikrim olmayan Ouran High School Host Club’da, heleki Ouran-Tamaki (yada dileyen Resul Balay ) benzetmelerine koptum gülmekten 😀 şu japonların güzellik anlayışı da bir acaip cidden, ama bunların tarihinde var- kafasını 2 yandan kazıtıp ortasını uzatan bir nesilin çocukları da böyle olur tabi (niyeyse o yandan dazlak amcaların fotolarına ulaşamadım nette:) ):D
    son fotodaki gizem de beni benden aldı eheheh 😀

    not:bu seneki dehşet prodüksiyonlardan sonra aşırı yüklendiğimize canı gönülden katılıyorum, bende kendimi vampir dizilerime verdim, yada ara ara film seyrediyorum iyi oluyor 😀

  5. hikaruivy dedi ki:

    @Lee: Evet ya, Japonlar Kore’den zengin ama nedense kendilerini Koreliler kadar satamıyorlar. Ya da böylesi daha çok işlerine geliyor; cost-effective çalışıyo adamlar 😛 😛 Yine de Japon dizilerinin yeri ayrıdır; anime tadına bu kadar yakın dizileri ancak Japonlar yapıyorlar (bir de Nickelodeon: Big Time Rush! 😀 :D) Yorumun için sağol çingucum ^^

    @winpohu: Sağol canım, galiba hepimizde Kore etkisi bir süreliğine yerini yine Amerikan etkisine bıraktı 🙂 Senin son izlediklerin hakkındaki yazılarını da bekliyoruz o zaman.

    @masalevi: Di mi kuzu yaa, kısa süre içinde fazla yükleme yaptım. Ama o kusma etkisini yavaş yavaş üzerimden atıyorum, YAB konusunda gayet haklısın, HYD en azından harika kadrosuyla kurtarıyordu; burda o da yok… Jang’lı bölümü ben de izlemek istiyordum ama dayanamadım maalesef 😛 Yine de sırf onun kısımlarını izlerim belki… Ouran’ın dizisini izlersen çok eğlenceli gelmeyebilir; animesi çok daha iyiydi. Ama bana tatlı bir nostalji yaşattığı için çok eğlendim ve sevdim. Sen izleyeceksen önce animesini izle derim. Yoksa Hana Kimi’den bile çocuksu bulman yüksek ihtimal!

    @makino: Aaa bak Ouran izlememiş bir insan evladı daha! Hemen indiriyor ve bu güzelim animeyi izliyorsunuz makino hanım! 😛 Valla çok iyidir ya, esprileri tam ağzına layık, çok seversin. Son fotodaki gizemi de o zaman çözmüş olursun işte! 😉 😀 😀

    • masalevi dedi ki:

      dün bir kaç bölüm ikemen desu ne izledim ah kardeşim çok haklısın ya kadro feci.. jeremy rolündeki çocuk çok çirkin ya onu gözüm görmesin. shu ise shin woo’nun yanından geçemez, çok silik ve çok esmer bence. bir ren’i beğendim birazcık, hareketleri, tarzı falan tae kyung’a benziyordu. mio da iyiydi gominam’a göre.

      jang’lı bölmü izledim, çok kısa girmiş bizimki, hemen çıktı ama tatlıydı yav, mio’ya sarılıp duruyordu falan sevdim ben 🙂

      • hikaruivy dedi ki:

        @masalevi: ah di mi çingu, korelilerden sonra japonlar çok fecii… jeremy rolündeki çocuğun acilen dişlerini yaptırması lazım! ayrıca sarı saç öyle he rçekiğe yakışmıyor, bunu da kantılamış oldu… shu gerçekten esmer ve çok silik bir karakter, nerde yong hwa nerde bu çocukcaaz… en çok ren tae kyung’a benziyordu; ama o da taklitten öteye geçemedi nazarımda. yazık 😛

        janglı bölümü ben de merak ettim, onun iki dakikalık ziyareti hatrına izleyeyim madem 🙂

  6. sagbeyin dedi ki:

    çok güldüm yazını okurken hikaruivy XD benzetmeler tam oturmuş 🙂
    japonları çok severim ama dediğin gibi nerede you are beautiful’daki gül gibi çocuklar!:))
    ouran’ın animesinine bayılmıştım 🙂 tamaki’yi oynayan çocuğu hana kimi den dolayı severim ama ne yazık ki benzetmen cuk diye oturmuş hahaha:)) kyouya bana da anime de gizliden gizliye haruhi’den hoşlaıyor gibi geliyordu demek dizide harekete geçmiş:)animede kızından daha güzel olan baba benim de favorimdi son resimden anladığım kadarıyla dizide de favorim olacak!:)
    çok izlemek istiyorum bu diziyi ama malum sınavlar başlıyor o yüzden bir nebze de olsa yazınla özlemimi gidereceğim artık…

    • hikaruivy dedi ki:

      @sagbeyin: haha, sağol canım 😀 ben de japonları çok severim, ama onları özgün işlerde izlemek güzelmiş, korelilerin zaten yapmış olduğu bir diziyi yeniden çevirince hiç de hoş olmuyormuş, bunu anladım… ouran’ın animesi benim de en sevdiklerimdendir! tamaki’yi oynayan çocuk hana kimi’de tam kendine uygun bir roldeydi; burda ise en yakışıklı, en über seksi erkek rolünde olunca olmamış bence. tamaki dediğin şöyle Yamapi gibi, Yu Shirota gibi güzelliği tescilli adamlar tarafından canlandırılmalıydı. Neyse artık napalım 😛 sınavlardan sonra yine de izle derim, animeyi sevdiysen güzel bir nostalji oluyor 🙂

  7. Besra dedi ki:

    Yazını okurken çok güldem çokta keyifli anlatmışsın herzamanki gibi 🙂 Japon dizilerini bende severim ama bu yıl hiç izlemedim, belki Ouran High School Host Club’ı izliyebilirim hehe esas oğlan benztmen beni gülmekten öldürdü animediki nerde dizideki nerde cocuk bildiğimiz çirkin yahu 😀
    Ikemen Desu Ne’yi izlemeyi hiç düşünmüyorum Japon oyuncular hiç gitmemiş canım Korenin yakışıklıları on numaraydı bee neden yaptılarki boş bence 🙂 Japon dizileri eğlencelik ama Kore dizileri başka yaa Japonlar bu işten anlamıyor Koreliler dizi konusunda harika Japonlar istesede yapamaz şahsi fikrim 🙂

    • hikaruivy dedi ki:

      @Besra: Ah ah maalesef, böyle çirkin Tamaki mi olurmuş? Çok kırdılar beni, bi daha da Davos’a gelmem! 😛 Ikemen Desu Ne de öyle… Japon dizileri aslında istediler mi gayet orijinal ve eğlenceli olabiliyorlar; ama oyunculuklar ve çekim kalitesi konusunda Korelileri tek geçerim. Sağol canım yorumun için ^^

  8. 4astrea dedi ki:

    Aaa Tamaki’yi kimlere benzetmişsin, görmez olaydın okumaz olaydım lililili
    Ahaha şaka bir yana Tamaki karakterini bu çocuğun oynayacağını duyduğumda önce olmaz demiştim ama izleyince çok ama çok iyi oynadığını farkettim. Bence çok iyi durmuş, oyunculuğuyla her şeyi tüm uymazları kapatmış^^
    Bir de Kyouya’yi bende çok sevdim dizide gerçi animesinde de severdim:) Animede olmayan ve dizide olan onunla ilgili olay hoşuma gitti, iyi olmuş bir heyecan kattı:)
    Bu arada bu çocuk daha önce nerede oynadı diye ilk bölümlerde tırnaklarımı yedim durdum sonra buldum. Hana Kimi’de Sano’nun erkek kardeşiydi değişik bir yüzü olduğu için sevmiştim ordada^^

    • hikaruivy dedi ki:

      @astrea: hahaha, ben bu oğlanı hana kimi’de de sevmezdim, iskeletor gibi çökük bi suratı var 😛 ama sana katılıyorum, oyunculuğu çok iyiydi, tamaki’nin saf hallerini güzel yansıttı kerata 😉 işte tek sorun herkesin ölüp bittiği prince charming tipli olmasında dair o hissi bir tülü yaratamadı bende; o ayılıp bayılan kızlara “ayol gözüme mi inanayım size mi?!” dememek için kendimi zor tuttum! neyse…

      kyouya’yı hana kimi’de hiç hatırlamıyorum ben. hayret, bu şekeri yakışıklı dedektörüm nasıl gözden kaçırmış acaba? 😛 helal olsun sana, nasıl da hatırlamışsın, aferin aferin 🙂

      • 4astrea dedi ki:

        Haha ben çok severim Yamamoto’yu hem Hana Kimi’de hem de Atashinchi no danshi’den:)
        Ah valla önce Kyouya’nın oynadığı dizilere baktım orada Hana Kimi’yi görünce şimşekler çaktı 😀

  9. cyborg dedi ki:

    Çok güzel bir yazı olmuş=D
    Yalnız dizinin sonu animeden alakasız olmasının nedeni (ben sadece dizinin sonunu görmedim zaten) mangasına benzetmeye çalışmalarından dolayı mı acaba? Gerçi mangada yine o gıcık büyükanne bir işler çevirip Tamaki’nin annesine ve Haruhi’ye zarar verme bahanesiyle Tono’muzu okuldan alıyor, onu iş hayatına sokmaya çalışıyordu filan.
    Ama ben Tamaki’yi canlandıran çocuğu sevdim ya, oyunculuğu iyi olan ve animenin ruhunu yansıtan bir tek o olmuş. Sesi/konuşması bile Mamoru Miyano’ya benziyordu. Tabii tipine takılmamak lazım zira ben de ilk gördüğümde senin benzettiğin o şirin yaratığa benzetmiştim kendisini^_^

    • hikaruivy dedi ki:

      @cyborg: merhaba cyborg 🙂 dizinin sonu mangadan da farklı. ama sanırım 2012de çekilecek olan filmi mangadaki gibi sonlandırırlar. tamaki’yi canlandıran çocuğun animedeki ruhu yansıttığına ben de katılıyorum; oyunculuğuna lafım yok (hatta evet, yer yer nerdeyse muhteşem seiyuu mamoru miyano’nun başarısına yaklaştığını düşündüm ben de); benim lafım tipine (evet böyle de şekilci bir insanımdır! 😛 :P) normalde belki bu kadar takılmazdım; ama animedeki tamaki’ye ölüp bittiğim için yaşadığım hayalkırıklığı biraz fazla büyük oldu 😀 çok teşekkür ederim yorumun için.

  10. Esra dedi ki:

    Hana kimi de sano nun kardesini oynayan kisi nobuta wo producede de oynuyor
    Bilginiz olsun 🙂 izledigim en iyi ve diger japon dramalarin aksine gercekci bir diziydi

  11. qaraqan dedi ki:

    lutfen.tamaki yi oynayan oyuncu cok yakisikli.
    hem japonyada mavi gozlu nerden bulacakdilar ki?

Yorum bırakın